Mobile menu

Yönetim Kurulu Deklarasyonu

Yönetim Kurulumuz, Türkiye İş bankası Satranç Ligine ilişkin olarak bir deklarasyon yayınlamıştır. Deklarasyon bu haberin devamında bulunmaktadır.

TÜRKİYE İŞ BANKASI SATRANÇ LİGİ HAKKINDA

FEDERASYONUN DEKLARASYONU

Değerli satranç ailesi,

Türkiye İş Bankası Satranç Ligi’nin, 2006 – 2007 sezonu, on yedi kulübümüzün katılımıyla gerçekleşecektir. Geçtiğimiz dönem aramızda olan, Marmaris Belediyesi Spor Kulübü ile Karşıyaka Belediyesi Spor Kulübü ve Eczacıbaşı Spor Kulübü ise Ligimizde yeni sezonda yer alamayacaklarını ifade etmişlerdir.

Hiç kuşku yok ki bu durum, satranç ailemiz için üzücü olmakla birlikte, ilgili kulüp yönetimlerimizin aldıkları kararlara da saygı duyuyoruz. Özellikle belediye spor kulüplerinin içinde bulundukları “mali sıkıntıları” biliyor ve bunların giderilmesinin de ancak süreç içinde, belediyelerimizin gelir kaynaklarının istikrarlı biçimde arttırılması ile mümkün olabileceğini düşünüyoruz.

Ligden “şimdilik” kaydıyla ayrılan kulüplerimize, satranca olan katkıları ve emekleri için teşekkür ederken, onları en kısa sürede aramızda görmek istediğimizi de belirtiyoruz.

Değerli satranç ailesi, Türkiye Satranç Federasyonu olarak “temel” görevlerimizin, satrancı ülke geneline yayarak, “popüler” bir spor dalı haline getirmek ve halkımızın bu sporun verdiği kazanımlara ulaşmasını sağlamak, ülkemizin yetiştirdiği idol sporcular ile her türlü uluslararası düzeydeki Şampiyonada başarılı sonuçlar alması olduğu inancındayız. 2005 – 2006 Eğitim ve öğretim döneminden itibaren, satrancın, 16 milyonu aşkın ilköğretim öğrencimiz için, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde, “seçmeli ders” haline getirilmesini de, bu yönde atılmış “çok önemli bir adım” olarak görüyoruz.

Yalnızca son bir buçuk yılda, tamamı öğretmenlerden oluşan, 17 bini aşkın “yeni”, birinci kademe yardımcı satranç antrenörünün yetiştirilmesi de bu sürecin bir başka önemli parçasıdır. Ve kuşkusuz bu proje, Cumhuriyet tarihinde, bir spor dalı için gerçekleştirilmiş en büyük projelerden biri olmuştur.

Satranç sporu ile küçük yaşta tanışan, seven ve oynayan çocuklarımızın, kulüplerimizin alt yapı çalışmalarında da daha çok yer alacağını ve böylece sayısal açıdan daha önce benzeri görülmemiş bir ilerlemeyi sağlayacağımızı  öngörüyoruz.

Öte yandan, Türkiye İş Bankası’nın sponsorluğunda yapılan, sporumuzun tanıtımına ilişkin medyadaki yayınlar, bir spor dalı olarak satrancın “popüler” hale gelmesinde son derece yararlı olmaktadır.

Diğer taraftan, milli sporcularımızın son on iki ayda Dünya çapında aldıkları başarılı sonuçlar da, yukarıda sözünü ettiğimiz altyapıya yönelik yatırımlarımızın sonuçlarıdır. 1991 yılında Devlete bağlanan federasyonumuzun teknik kurullarında görev yaptığımız sırada bayan ve 20 yaş altı masasını hangi tepkilere karşı liglerde zorladığımızı ve kabul ettirdiğimizi çok iyi anımsıyoruz. O zamanlar da, bugün 14 yaş altı masasına gelen tepkilere benzer tepkiler gelmiş, bayan sporcu olmadığı 20 yaş altının maliyet getirdiği söylenmişti. Eğer o kararlar olmasaydı, bugün sporcularımızın %30’u bayan olmazdı. Bundan bir iki yıl önce 16 yaş altı masanın konmasının sonuçları da bugün ortadadır. Kübra’nın şampiyon olmasında, AYGEG’in ve antrenörünün rolü kadar, ligte yaptığı karşılaşmaların da katkısı bulunmaktadır.

Federasyon olarak, son 12 ay içerisinde 12 yaş altı masasına ilişkin (sonra 14 yaş altı olarak karar verildi) çok sayıda tepki aldık. Ancak, bu tepkilerin hiç birisi 14 yaş altı masasının konma gerekçesine değildi. Nedir bu gerekçe? Satrancın tüm Dünyada gittikçe küçülen yaşlarda yıldız sporcuların olmaya başladığı bir ortamda, bizim yeteneklerimizin de sık sık maç yapması ve özellikle enternasyonal anlamda nitelikli atremana sahip olması gerekiyor. Bizim 14 yaş altı masasını koyma nedenimiz, bu yaşlarda bulunan onlarca yeteneğimizin deneyimini artırmak, satranç eğitimine katkıda bulunmaktır.

Ancak gelen tepkiler son derece ilgisizdi. Örneğin; ‘bu çocukların velileri de gelirse maliyet artacak. Bu çocuklar doğal olarak maliyetlerimizi artıracak. Sporcu bulamıyoruz.’ gibi son derece ilgisiz tepkiler. Biz bu sporcuların kulüplerimize getirdiği maliyetleri karşılıyoruz. Bunu hep söyledik. Sporcu bulmak isteyenler ise Türkiye Yaş Grupları Şampiyonalarına göz atsınlar orda yüzlerce var. Yetiştirsinler biz de destek olalım. Sporcu raftaki ürün değildir. Yetiştirmek gerekir.

Biz tırnaklarımızla kaza kaza ürettiğimiz bu bütçelerin yabancı sporculara aktığı bir lig istemiyoruz. İstediğimiz bu çocukların büyük usta olması, başarılı olması. O yüzden gittikçe yabancı sporcu sayısı liglerimizde oransal olarak düşecektir. Bu belki 4-8 yılı alabilir. Yabancı sporcuların niteliklerini de önümüzdeki yıldan itibaren tanımlayarak koşullar koymayı düşünüyoruz. Ama, seçilme sırasında verdiğimiz sözleri tutmak için bu yönetim asla popülist politikalara gitmeyecektir.

Amacımız, genç yeteneklerimizin, uluslararası yetenekler ile birlikte olduğu bir ortamda, deneyim ve bilgilerini artırmaktır. Bu konuda kimse bizi yolumuzdan döndüremeyecek! Bu görev sadece bize düşmüyor!

Kulüplerimiz açısından ise, öncelikli görevin, “alt yapı” çalışmalarına daha çok ağırlık vermek olduğunu biliyoruz. Bu amaçla, son iki sezondur kulüplerimize yaptığımız doğrudan mali desteğin, “azalmayacağını” tam tersine “artarak” devam edeceğini vurgulamak, Federasyonumuz için büyük bir gurur kaynağıdır.

Tüm kulüplerimize sevinçle duyurmak isteriz ki, 2007 yılı içinde, TSF’nin kulüplere yönelik doğrudan mali katkısında, kulüp sporcularımızın periyodik olarak yararlanabileceği “üst düzey antrenör” desteği de yer alacaktır. O yüzden İş Bankası Satranç Liginde yer alan kulüplere bütçeden ayırdığımız kaynağı 250.000 YTL’ye çıkartıyoruz. Bunun 230.000 YTL’si para puan ve doğrudan ödeme olmak üzere kulüplere lig için verilecek kaynaktır. Yani geçen yıl bizden ortalama 10.000 YTL alan kulüplerimiz bu yıl yaklaşık olarak 13.500 YTL alacaklardır. Yaklaşık 20.000 YTL ve belki daha fazla kaynak ise kulüplerle belirleyeceğimiz program çerçevesinde üst düzey bir antrenör tarafından, belirli kriterleri karşılayan eğitim ve alt yapı klüplerine antrenör desteği olarak aktarılacaktır. Bu antrenörleri Federasyon tutacak ve ulaşım ve ücretlerini karşılayarak belirli sürelerde, lig dışında yetenekli alt yapı sporcularının ve kulüp antrenörlerinin eğitimi için dolaştıracaktır.

Değerli satranç ailesi, kuşkusuz bir ligde şampiyon olmak çok önemlidir. Ancak en az onun kadar önemli olan bir başka unsur da, o kulübün varlığı ile satrançla tanışan, gelişen ve turnuvalara katılan yeni ve genç isimlerin sayısındaki artıştır. Kulüplerimizin lisanslı sporcu sayılarıdır. Yeteneklerin bu güzel spora kazandırılmasıdır.    

Bizim projeksiyonumuz, Ligin orta vadede 14 belki 12 takıma düşürülmesidir. Bu arada masa sayısı artırılarak, alt yapıdan gelen sporcuların oranını da artırmaktır. TSF, liglerde alt yapı sporcularına fahiş transfer ücretleri ödenmesi, yabancı sporcuların bu masalara transferine sıcak bakmamaktadır. Ancak bu konuda asla sert yaptırımlar ya da yasaklar koymayı düşünmüyoruz. Bu rekabet kuralları içerisinde olacak bir şeydir. Ancak sözleşmelere ilişkin koyduğumuz kurallar ile, 2007 yılından itibaren devreye sokacağımız, yabancı sporcularda aranan nitelik koşullarıyla buna bir sınırlandırma da getireceğiz. Ayrıca, ligteki buluşma sayısını ikiye düşürerek, bu yıldan itibaren, kulüplerimizin masraflarını da azaltacağız.

Bu arada, Antalya Deniz Gençlik Spor Klubü çekilen takımların yerine alınması konusunda bize talepte bulunmuştur. Ancak, bu güzide kulübümüzün istesek de bu talebini karşılamamız, spor rekabeti içerisinde olanaklı bulunmaktadır. Eminiz ki örnek bir alt yapı kulübü olan Antalya Deniz Gençlik Spor Kulübü yakın zamanda bunun sonuçlarını tekrar Türkiye İş Bankası Satranç Ligine kalıcı olarak dönerek alacaktır.

Çekilen kulüpler, sonuç olarak, kalan kulüplerin gelirlerinin artmasına neden olmuştur. Burda tüm kulüplerimize vermek istediğimiz önemli bir mesaj bulunmaktadır. Şampiyon bir takım olur! İkinci olmak da, 17nci olmak da onurdur. Yarışmak güzeldir. Lütfen altyapı sporcularına prim ödemeyiniz! Onlara vereceğiniz en güzel şey, yeteneklerini işleyerek geliştirmektir. Onlara para yerine antrenör tutun biz de destek olalım.

Bu arada, bir noktayı da açıklamakta büyük yarar görmekteyiz. Satranç sporu, ülkemizin diğer güzide ve başarılı sporları olan voleybol, basketbol ve futboldan bir noktada farklılık göstermektedir. O sporlarda kulüpler sporcuların sürekli yetişimine katkıda bulunmaktadır. Milli takımlara gelen sporcuların milli takım dışındaki tüm masrafları kulüplerce karşılanmaktadır. Oysa, TSF, yetenekli çocukları gelişen olanaklarıyla sürekli eğitime tabii tutmaktadır. Satrançta durum tam tersinedir. Tüm bireysel yarışmalarda ve Avrupa, Dünya Şampiyonalarında bu sporcular iyi antrenörlerle çalışmakta, sürekli gelişmekte ve kulüplerimiz bunlar için bir kuruş YTL ödemez iken, üstüne üstlük bu sporcuların gelişiminden yararlanmakta ve başarılarından da pay almaktadır. Bu zaten böyle olması gereken bir durum. Ama sadece liglerdeki yardımı esas almak, doğru bir yaklaşım olamaz.

Yeni dönemde TSF olarak, kulüplerimizin bu konudaki her çabasına aktif destek olmaya çalışacağımızı bir kez daha hatırlatıyor, büyük ailemizin Şeker Bayramını ve Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz.

Sevgi ve saygılarımızla.

TSF Yönetim Kurulu/20 Ekim 2006