Mobile menu

Satranca Devam Etmeyen Arkadaşlarım Şimdi Çok Pişman!!

                                     

Aile Yozgat'tan gelmiş Ankaraya. Mamak ilçesina bağlı Kayaş'ta oturuyorlar. Baba bir konfeksiyon işçisi, anne ev hanımı. O, üç kardeşten biri. 1991 doğumlu, henüz 15 yaşında ve Kayaş Sakarya İlköğretim Okulu'nda öğrenci. 2006 Temmuz ayı FIDE ELO listesine göre 2136 kuvvet derecesiyle çiçeği burnunda bir WFM, yani Bayan Fide ustası.
''Annem'' diyor, her zaman ki sakin ve çocuksu vurgusuyla, ''Ev de rahat bırakmaz beni. Hiçbir şey yapmadan televizyon izlesem mesela, hemen derki ' kızım otur satranç çalış.' Çok şanslıyım yani, beni destekliyorlar.''
Türk satrancının gururu, geleceğin Büyükustası, milli takım sporcumuz Kübra ÖZTÜRK ile TSF Başkan Vekili Murat KUL'un yaptığı görüşmenin ayrıntıları için haberin devamını tıklayınız.

Çocukluktan ergenliğe geçmekte olan pırıl pırıl bir “gelecek” var karşımda. Sessiz, sakin ve sorulara açıklıkla, tek tek yanıt veriyor. Kendinden emin. Zaten bu yüzden olsa gerek, satranç masasında “hiç kimseden” çekinmediğini rahatlıkla söyleyebiliyor. Ona önce, İş Bankası Kültür Yayınları’ndan yeni bir ciltle çıkan, yol arkadaşlarımdan Montaigne’nin “Denemeler”ini hediye ediyorum ardından da küçük bir söyleşiye başlıyorum.

                                         

Satranç serüvenin ne zaman ve nasıl başladı ?

Kübra Öztürk : İlkokulda 7 – 8 yaşlarındaydım. Bir satranç öğretmeni İslam Osmanlı, okuldaki başarılı öğrenciler arasında bir seçme yapmıştı. Seçilen 15 – 20 öğrenciden biri de bendim ve başlangıçta yalnızca zevk için oynuyordum.

Diğer arkadaşların ne oldu. Onlar devam etmediler mi ?

Kübra Öztürk : Hayır ne yazık ki etmediler. Bir tek ben düzenli olarak satranç çalıştım ve derslere devam ettim. Ancak onlar benim aldığım yolu gördükçe ‘keşke’ diyorlar, ‘biz de devam etseydik.’

Pişman oldular yani ?

Kübra Öztürk : Evet. Ben satranç turnuvalarına katılmak için pek çok ülkeye gittim. Yeni bir dünya ile karşılaştım. Yeni arkadaşlar edindim. Bunlar çok güzel şeyler.

                                       

Pek çok spor dalında insan önce keyifli olduğu için başlar ama sonra bir değişim olur. Senin için bu değişim nerde ve ne zaman başladı ?

Kübra Öztürk : 1999’da İspanya’nın Madrid kentinde düzenlenen Dünya Yaş Grupları Şampiyonası’nda. Bu turnuva da, ki ilk kez ülke dışına çıkıyordum, 10 yaşta 41. oldum. Bu turnuvaya katılmak, yarışmak güvenimi arttırdı ve satranca daha çok zaman ayırmaya başladım.

Nihayetinde satranç bir futbol, yada basketbol değil. Ailen ‘aman kızım bırak bu satrancı boşa uğraşma” gibi uyarılarda bulunmuyor mu ? Oku avukat ol, doktor demiyor mu ?

Kübra Öztürk : Hayır tam tersine. Onlar her zaman bana destek oldu. Hatta annem bugün bile benim evde boş oturduğumu yada televizyon izlediğimi görsün müdahale eder, ‘kızım otur satrancını çalış.’der.

Sahi günde kaç saat çalışıyorsun ? Bir eğitmenin var mı ?

Kübra Öztürk : Her gün 3 – 4 saat kadar. Bazen daha az oluyor bazen daha fazla. Şu anda Teoman Ulucan ile çalışıyorum. Yıl içinde haftada bir, tatillerde haftada birkaç güne çıkabiliyor bu durum.

                                                          

Yeni WFM oldun seni bir kez daha kutluyorum. Eskiden yani hiç unvanın yokken unvanlı, güçlü rakiplerinle karşılaştığında ne hissediyordun ? Şimdi durumlar biraz değişti mi ?

Kübra Öztürk : Açıkçası eskiden benden daha güçlü, unvanlı yada bir WGM’ye karşı oynadığımda epeyce çekiniyor, endişe ediyordum. Ama artık böyle bir durum söz konusu değil. Rakibim ne kadar unvanlı olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun masaya  oturuyor, oyunumu oynuyorum.

Nasıl oynuyorsun ? Sürekli yaptığın bir açılış, bir savunma var mı ?

Kübra Öztürk : Ben çok sağlamcı oynarım. Örneğin kolay kolay taş feda etmem. Genellikle siyahlarla Caro – Kann, beyazlarla ise İngiliz oynuyorum. Ancak herkes İngiliz’i bırakmam gerektiğini, bunun beyazlar için kazançtan çok beraberliğe yakın bir kurgu olduğunu söylüyor. Ben de böyle olduğunu görüyorum zaten.

Favori oyuncuların var mı ?

Kübra Öztürk : Olmaz mı. Fischer, Polgar, Karpov bunlar büyük oyuncular. Fischer’in pozisyonel oynamasını, açılışlarını, oyun tarzını çok beğeniyorum. Karpov’un açılışlarını kendime yakın buluyorum.

Bu isimlerin arasında kiminle oynamak isterdin ?

Kübra Öztürk : Fischer ile tabii ki.

Biliyorum zor sorular ama sormam da şart. Hem satranç ta hem hayatında hedeflerin neler ?

Kübra Öztürk : Satrançta hedefim kısa vadede önce WİM, yani Bayan Uluslararasıusta olmak ardından da WGM, Bayan Büyükusta olmak. Tabii okumaya da devam edeceğim. Genetik mühendisliği, moleküler biyoloji ve eczacılık ilgimi çekiyor.

                                                

Sahi bu kadar satranç çalışmak derslerine nasıl yansıyor ?

Kübra Öztürk : Çok iyi yansıyor. Sayısal alanda eskiden de başarılıydım ama şimdi daha da başarılıyım. Özellikle matematik için satranç eğitimi bence çok yararlı.

Unutamadığın bir satranç anın var mı ?

Kübra Öztürk : 2002’de İspanya’da Dünya Yaş Grupları Turnuvasında beşte beş gayet güzel giderken altıncı karşılaşmayı bir Çinli ile yapmıştım. Kazançtaydım ama nasıl olduysa kaybettim ve turnuvayı 11’de 7 ile bitirerek Dünya 9.su oldum. O karşılaşmayı hala unutamıyorum. Aslında rahatlıkla kazanabilirdim ve kazansaydım eminim ilk üçe de girebilirdim.

                                                    

Yolun açık olsun Kübra. Başarılar.